Kendine Dönüş
08/04/2025

Sezgin Tatoğlu, [16.04.21 15:36]
[Forwarded from Buri]
Kendine Dönüş

Çok şükür ki geri geldim. Yaklaşık üç haftadır karanlık dört bir yanımı sarmıştı. Kurtuluşumu arıyordum, istiyordum ama görmekte zorlanıyordum çünkü karanlıktaydım. Israr ettim, istiyorum, çıkmak istiyorum dedim. Her gün çalışmalarıma randımanlı devam edemesem de ettim. Bu hafta Dünya’dan tamamen elimi ayağımı çektiğimi, tamamen illüzyonlarımla kaldığımı, bunlarında bana en başta korku, öfke, uzaklaşma ve en önemlisi içsel sıkıntı verdiğini fark ettim. Dün her hafta düzenli girmiş olduğum eğitimimin günüydü ve ben Yaradan’ın benimle konuştuğuna şahit oldum. İnanılmaz bir deneyimdi. Hem şaşkınlık hem şükran içerisindeydim. Bana, yapmaya devam et. Karanlıkta göremezsin, ışığa geç diye haykırıyordu adeta. Ders sırasında düşündüm. Benim ışığa geçememe/geçmeme sebebim ne? Beni durduran, benim egomu besleyen ne? Tutuğum ne? Neden bu sıkışmışlığımı yerle bir edip dağıtarak geçemiyorum sınırsız olduğum tarafa? Ve buldum. İçimdeki sıkıntı bir anda neşeye ve uçan bir kelebeğin heyecanına dönüştü. Dedim ki işte geldim. Kendime GERİ geldim. Biraz önce bir uygulama yaptım kendimle. Buna meditasyon da diyebilirsiniz ya da rüyaya yatma ya da hayal etmek için gözlerini kapatma ya da kendine dönme ne isterseniz. Neyi deneyimledim biliyor musunuz aslında iç sıkıntılarımızın tek sebebi sonsuzluğumuzu ve sınırsızlığımızı bedenimizle ve egomuzla sınırlı hale getirmemiz. Hayalimde baltayla kafamı kesiyordum ve kafam vücudumun içine, tam kalbimin içine düşüyordu. Uzandığım için oradan boşluğa gitmesini beklerken ben, o sanki bir jölenin içerisindeymiş gibi bir aşağı bir yukarı kendine çıkmak için yol bulmaya çalışıyordu. İşte bu noktada anladığım zihnimizi istemesek de, “kopar at şu kafamı” desek de onun hiçbir yere gidemeyeceği. Çünkü yaratım gücümüz zihnimizin içerisinde. Sınırsızlığı onun vesilesiyle deneyimleyebileceğimiz için onu bir yere gönderip atmak mümkün değil. Peki ne mümkün derken bir anda bütün vücudum o içimdeki kafayı saracak şekilde top haline geldi. Bütün hücrelerim mıknatısla ona çekildikten sonra adeta gücünü toplamak isteyen ve açıldığı anda bütün kabuklarını kırıp sonsuzluğa ulaşacakmış gibi hazırlandı bedenim. Sonrasında büyük bir patlama gerçekleşti ve güneş oldum. Kollarım ve bacaklarımdan bedenimin her yerinde vardı. Güneşin ışık yolları gibi adeta bütün evrene ulaşabiliyordum. Işık bendim. Işığı içimde, küçücük bir yere sıkıştırmıştım. O çıkmak istedikçe onu egom yok olma ve yalnız kalma korkusuyla geri itti. Yok saymak istedi. Ama ben öğrendim ki ışığın, hakikatin, gerçeğin orada olduğunu biliyorsanız o size acıyla da neşeyle de bir şekilde çıkarıp gösterir kendini, hatırlatır. Yeter ki çözmek ve görmek isteyin. Unutmayın lütfen eğer iç sıkıntınız var ise dönün bir sorun, şu anda nasıl biri/bir ruh halinde olmak isterdim ama nasılım? Peki neden böyle olmayı tercih ediyorum, beni bu karanlığa sokan ne? Cevabı hemen bulamayabilirsiniz, benim bulamadığım gibi ama yılmadan sorun elbet bulacaksınız. Her daim var olan O ışığın içimizde olduğunu bildiğimiz ve hatırladığımız sürece hiçbir zaman yalnız değiliz.

BLOG