Özgürleşmek demek bu yaşadığımız dünyayı yok sayarak bulutların üzerinde gezmek demek değildir. Özgürleşmek hem yerde hem gökte olabilmektir. Gökten aldığını köklerinle toprağa iletebilmek demektir. Topraktan ayağına gelen tertemiz güçlü enerji ile bedenini buluşturup harekete geçmek demektir özgürlük. Bu koleksiyon ağaçlardan esinlenerek oluşmuştur. Onlar nasıl köklerine yayılarak daha yukarı uzayabiliyorlarsa, bizlerde aynı şekilde köklenerek daha çok yükselebiliriz. Burada unutulmaması gereken ise besin. Yani sudur. Sulanmaz ve kendinizi sulamazsanız kökleriniz ne kadar derin olursa olsun büyümeden kurur ölürsünüz. Her bir kişinin beslenme ihtiyacı farklı olduğu gibi ağaçlarında su ihtiyacı farklıdır. Çok verirsen balçık olur fazla gelir ölür, az verirsen de kurur ölür. Size de insanlar üzerinden düşününce çok tanıdık gelmedi mi? Her renk için farklı birleşim renkleri vardır temel renkleri karıştırarak oluşturulan. Verilen su aynıdır boyaya fakat karıştırılacak rengi siz tercih edersiniz. Aynı renk adında binlerce renk varyasyonu vardır. Hepsi bizlerin görmek istediği renk yelpazesidir. Yoksa oluşmazlardı zaten. Yani hepsi bizi birbirimizden ayıran aynı tondan geldiğimiz, sonrasında benzerler kümesi oluşturduğumuz, sonrasında da içimizde farklılaştığımız renkler kartelası. İşte bir ağacın toprağın altındaki kökünden başlayıp, gövdesini geçip, dallarına ulaşıp, Dünyaya sunmaya getirdiği yapraklarına kadar aynıdır bu renk hikayesi. Varılan nokta ise; doğa insan ile aynıdır, renkler insan ile aynıdır peki o zaman gördüğümüz her şey içimizden çıkanla aynı değil midir?

DEVAMINI OKU +