Yaşadığımız her olay bizi farklı bir olayın içerisine sürükler. “Neden yaşadım ki ben şimdi böyle bir şey” deriz ama bir bakarız ki aylar sonra, ileri taşınmamız için basıp geçtiğimiz basamağın üzerinden ayağımızı kaldırdığımızda görürüz olayın boylu boyunca basamak üzerine belli belirsiz su gibi dağılarak yatıyor olduğunu. Geçmişin olaylarını değil, ilerlememiz için oluşturduğu merdivenleri kullanırız biz. Olayları kullandığını sananlar da maalesef o merdiveni görüp, o basamağa çıkıp, ilerleyemeden, yerlerinde sayanlar olur bir ömür boyu. Ben her gün hayatıma yeni basamaklar eklediğimi bilerek yaşıyorum. Ve en sevdiğim günler ise kendi inşa ettiğim basamağın üzerinde olduğumu bilerek bir sonraki basamağa adımımı attığımı hissettiğim günler oluyor. Yaşam bir sonsuz merdiven. Ne mutlu ki her merdivenin sonunda bizlere sunulan hediyelerimiz var. Bu yüzden merdiven çıkmak bazen zor gelsede hedefe ulaşmak için bir zorunluluk. Sen istediğin kadar çıkmak istemesende düşünüp, hayal edebilip, bedenen hiçbir eylemde bulunmuyorda olsan, o merdivenden her gün çıkıyorsun. Sadece eylem olarak “hiçbir şey” yapmadan da yol aldığını göremiyorsun.