SES
08/04/2025
İçimizdeki sesi duyamadığımızı düşünsek de o aslında hep orada var. Önce duymaya istekli olmakla başlar her şey. Ses gittikçe daha belirginleşir. Zihninizden gelen iki sesi ayırt edememeye başlarsınız ve tereddütler oluşmaya başlar. Israrla duymaya çalıştıkça ses geldiği yeri belli ederek daha da belirginleşir. Hangisi nereden geliyor anlarsın ve en sonunda da tek ses oluşur. İçerideki ses o kadar güçlüdür ki artık, dışarıya yansır. Sabahtan içinden duyduğun sesi, birkaç saat sonra dışardan duya

İçimizdeki sesi duyamadığımızı düşünsek de o aslında hep orada var. Önce duymaya istekli olmakla başlar her şey. Ses gittikçe daha belirginleşir. Zihninizden gelen iki sesi ayırt edememeye başlarsınız ve tereddütler oluşmaya başlar. Israrla duymaya çalıştıkça ses geldiği yeri belli ederek daha da belirginleşir. Hangisi nereden geliyor anlarsın ve en sonunda da tek ses oluşur. İçerideki ses o kadar güçlüdür ki artık, dışarıya yansır. Sabahtan içinden duyduğun sesi, birkaç saat sonra dışardan duyabilir hale gelirsin. Anlarsın onun neden geldiğini ve neye hizmet ettiğini çünkü daha yeni konuşmuşsundur kendinle, içinle, hakikatinle…

Bazen gelen sesi dinlemek istemezsin. İşte o noktada orası kişinin kendinde yoğunlaşması gereken yeridir. Neden sesi dinlemek istemediğini düşünmeli, dünyadaki/ egosundaki/ geçmişinden getirdiği zaafını bulmalı ve üzerine çalışmalıdır. Belki çocukluğundan hatta bebekliğinden gelen, üzerine yapıştırmış, içselleştirmiş olduğu bir kılıfa ait sevgidir sebebi ya da bir korku ya da sevilmek için oluşturduğu bir bağımlılık eylemi, ya da tahammül edemediği olayların oluşturacağı duyguları bertaraf etme şekli. Oraya ışık tutulursa, zaman içerisinde biraz zorlu olsa da orası bir buz dağı gibi eriyip gidecektir ve arkasındaki kıymetli maden ortaya çıkacaktır.

Buz dağını yılmadan sıcacık suyla yani sevgiyle sulamaya devam edin. Süreç ne kadar uzun olacak bilemeyiz. Ama üzerine çalışmak başarıyı kesinlikle getirecektir. Bazen yol kat edip yoruldum diyecek bilinçaltınız, istemiyorum bana ne diyecek ve o güvendiği eski duyguya tutunmak isteyecek. Oltaya gelirseniz korkmayın, ben çok geldim. Peki oltaya geldiğinizi nasıl mı anlıyorsunuz? Bir an geliyor ve kendinizden uzaklaşmanız, içinize sıkıntı olarak düşüyor. Neden içim sıkılıyor diye sorup bir türlü cevabı bulamıyorsunuz. Sıkılıyor çünkü artık siz hakikati biliyordunuz. Bildiğiniz halde onu seçmek istemediniz ve artık önceden gittiğiniz yol size yabancı ve güvenilmez. Yabancı bir yol, güven vermeyen seçimler, içeride huzursuzluk yaratan, en iyi ihtimallerini yaşamayı önlemiş olan seçimlerinle kalakalıyorsunuz. Fakat evimiz her zaman evimiz olarak bizi bekliyor. Bu sıkıntıları da yaşayacağız ki bağımlılıklarımızdan kurtulup evimize sağlıklı olabilmeye müthiş bir istekle dönelim.

Yaradan/ evren/ enerji ne isterseniz o şekilde hitap edin, hiçbir zaman kötü olmamızı istemez. Biz onun parçasıyız. O bizimle bütün çünkü bedenlerimizin içerisindeki ruh onun temsili. Her birimiz onun deneyimini yaşıyoruz. O yüzden korkutucu ve sitem edici şeyler yaşasak bile bunun sebebi O değildir. Bunun sebebi bizim ısrarla yansıtılan ışığı görmememiz, hatta görsek de “İstemiyorum, bu yoldan gideceğim.” dememizdir. Peki sonrası bize ceza mıdır? Hayır. Bizler öğrenemedikçe, bize çağrı yapan sesleri duy-a-madıkça, “E artık sonunda bunu yaşarsan öğrenirsin senaryosudur. “Yaşamımız bir öğreti yolculuğudur. İyi ve kötü yoktur. Öğrenebilmek için farklı yollar vardır. Bu yollara verilen anlamlarda insanlık tarafından verilmiş ve kişilere göre değişim göstermektedir. O sebeple içimizdeki ses bizim rehberimizdir. Ona kulak verin ve sesi yükseltin. İçerinin yüksek voltajlı sesi, dışınızda yankılansın!
 

BLOG